Bakan Yumaklı: Zeytinyağı fiyatlarında değişiklik olmadı
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, CNN Türk’teki Hafta Sonu Programında Hakan Çelik’in sorularını yanıtladı.
Su kıtlığına ilişkin açıklamalarda bulunan Bakan Yumaklı “Yüzde 30-35 kayıp-kaçak oranının olduğunu düşünürsek bazı belediyelerde yüzde 60’lara çıkabiliyor. Bunun yüzde 25’e düşürülmesiyle ilgili. Belediyeler vatandaşlarımıza su hizmeti veriyor.”söz konusu.
Bakan Yumaklı “Türkiye’de raflarda gördüğümüz zeytinyağı ürününün fiyatında herhangi bir değişiklik olmadı.”söz konusu.
Bakan Yumaklı’nın açıklamaları şöyle:
Bu bölgeden ihtiyaç sahibi ülkelere 33 milyon ton tahıl gitti. Dünyayı gıda krizinden kurtardı. Gazze’de büyük bir trajedi yaşanıyor. Masum insanların çoğunluğunun kadın, çocuk ve yaşlı olduğu dikkate alındığında 13 bin kişi hunharca katledildi. Suları ve yiyecekleri yok. Sağlıkla ilgili hizmet alamıyorlar. Türkiye her türlü çabayı en üst düzeyde gösteriyor.
Cumhurbaşkanımız, Rusya’nın başta Afrika olmak üzere ihtiyaç sahibi ülkelere un şeklinde tahıl göndereceğini ifade etti. Farklı mekanizmalarla un haline getirip sizlere göndereceğiz. Hiç kimse Türkiye’nin buradaki rolünü kolay bir perspektiften göremez.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDEN EN ÇOK ETKİLENECEK ÜLKELERDEN BİRİSİYİZ”
İklim değişikliğinin etkisinin yıkıcı olduğu ve dünya için risk oluşturduğu gerçeğini kabul etmesi gerekiyor. İklim krizi ve iklim değişikliğinden Akdeniz havzasında en çok etkilenecek ülkelerin başında ülkemiz geliyor. Artan hava sıcaklıkları, birbirini takip eden kurak günler, suya bağlı buharlaşma ve bütünsel bir politikanın oluşturulması zorunlu hale geldi. İlgili çalışmayı tamamladık ve gerekli uyarıları yaptık. Bugün ülkemizin birçok yerinde yağmur yağıyor, bu bizi yanıltmasın. Çok geniş bir alana yağması gereken yağış da aynı oranda yağarak benzeri görülmemiş su baskınlarına neden oluyor.
Biz buna yağış rejiminin değişmesi diyoruz. Uzun süredir yağmur yok. Dünyadaki tüm suyun yalnızca 2,5’i tatlı sudur. Dünyanın yüzde 97,5’inin sularla kaplı olduğu dikkate alındığında okyanuslar ve tuzlu suların toplamı yüzde 97,5 olup bunun sadece 2,5’u tatlı sudur. İçme suyu, tarımsal üretim, diğer kullanımlar yüzde 2,5’unu siz hallediyorsunuz ve bunun sadece yüzde 1’i kullanılabiliyor. Aslında yaşamın kaynağı olan suyun ne kadar sınırlı olduğunu görüyoruz.
“ULUSAL SU ÇALIŞTAYINI DÜZENLEYECEĞİZ”
Ülkelerin bu konuda önlem alması gerekiyor. Yeter ki farkındalık yaratalım ve tüm vatandaşların katılımını sağlayalım. Su konusunda toplum olarak yapmamız gereken şeyler var. Hareketin tamamı bunlar, 154 eylem belirlendi. Her kurumda su komitelerinin oluşturulması önemle talep edildi. Suyla ilgili tüm eylemleri izlemek üzere ulusal bir su kurumu kuruldu. Türkiye’de yapılan ve yapılmayan her şeyi değerlendirecek. Ulusal su çalıştayı düzenleyeceğiz. Biz ne yaptık, nereye geldik, bundan sonra yapılacaklarla ilgili revizyona gerek var mı?
Kayıp ve kaçak oranının yüzde 30-35 olduğu dikkate alınırsa bazı belediyelerde bu oran yüzde 60’lara ulaşabiliyor. Bunu yüzde 25’e düşürmekle ilgili. Belediyeler vatandaşlarımıza su hizmeti veriyor. Tarım en çok su kullanan sektörlerden biridir. Devletin yüzde 50 desteği var, bunu modern sulamaya çevirmeleri, buharlaşmanın en az olduğu zamanda sulaması gerekiyor. Vatandaşlarımızdan su konusunda hassasiyetlerini artırmalarını bekliyoruz.
Su yoksa hayat da yoktur. Bunu bir zaman dilimi olarak düşünürsek yanılırız. Bu sonraki hayatımızın bir parçası.
Konvansiyonel tarımda stratejik olarak ihtiyaç duyduğumuz ürünlere odaklanmalıyız. Burada genel anlamda ne yapıldığını düşünüyorum.
“DESTEK VERİLECEK”
Birinin belli bir kesimden ayrılmasının temel nedeni orada sürdürülebilirliği sağlayamamasıdır. Gübre, mazot, tohum ve ilaç. Bu girdilerle ilgili takviyeler üzerinde çok çalışıyoruz. Mazot ve gübreye ilişkin masrafların bir kısmı kendilerine takviye olarak verilmektedir.
“ÇİFTÇİLERİN ZARAR VERMELERİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”
Çiftçilerimizin çöpe gitmesine asla izin vermeyeceğiz. Girdi maliyetlerini azaltabiliriz, değilse nasıl destekleyebiliriz? Bunun alternatifi yok. Destekler artacak mı? Şehirlerin, özellikle de organize tarım bölgelerinin de dahil olduğu kentsel tarım hakkında ne düşünüyoruz? Türkiye’de uzun yıllardır herkesin konuştuğu tarımsal üretim planlamasını artık tüm unsurlarıyla hazırladık. Su odaklı olarak hangi bölgede hangi ürünü üreteceğinizi planlamazsanız sonuçta gıda arz ve talebini birbirine yaklaştıramazsınız. Patates ve soğan bir yıl israf oluyor, ertesi yıl kâr ediyordu. Takviyeler bu üretim planlamasını yönlendirmek için en değerli araçlardan biridir. Üretim planlaması dışındaki çalışmalara destek vermeyeceğiz. Eğer orada çok su tüketen bitkiler üretmekte ısrar ederseniz, ülke olarak toplamda faydalanacağınız bir konu değil.
Bir eserin fiyatının oluşabilmesi için eserin temininde sorun olması gerekir. 100 adet gereklidir, 80 adet temin edebilirsiniz. 20 adet eksik olursa ürünün fiyatı artar. Üretim maliyeti var, ürün var, bu ürünü paketlediniz, gönderdiniz, rafa geldi, son fiyatı var. Bir işin fiyatının, kârının, üretim maliyetinin ve diğer maliyetlerin oluşmasıyla birlikte oluştuğuna dair kimse bir şey söylemiyor.
ZEYTİNYAĞI FİYATLARINDA DEĞİŞİKLİK YOK
Zeytinyağında fiyat artışı. Geçtiğimiz yıl ülkemizde şu anda ihtiyacımızın iki katı kadar gıda hasat edildi. Maksimum zeytinyağı tüketimi 180 bin tondur. Bir kısmını sattık, bir kısmını da ihraç ettik. Bu yıl geçen yılın iki katı değil, ihtiyacımız kadar üretiyoruz. Geçen seneden aldıklarımızı aldık. İhtiyacımızdan fazla zeytinyağımız var. Bu olay heyet tarafından asit oranı 0,3 olan ürünün fiyatı olarak açıklandı. Bu konuda neredeyse hiç alım satım yok. Türkiye’de raflarda gördüğümüz ürünün fiyatında herhangi bir değişiklik olmadı. Çok küçük artışlar görülebilir. 100 liralık bir işin değeri hiçbir zaman 300 lira olmadı. Olması gerekenin üzerinde fiyatlandırmaya izin vermeyeceğiz. Yakından denetleyecek ve kimseye hak etmediği geliri elde etme fırsatı vermeyeceğiz.
“İÇ PAZARDA SATILAN ÜRÜNLER DE KONTROL EDİLİYOR”
Sadece ihracat ürünleri değil, iç piyasaya gelen ürünler de sahadan başlayarak denetleniyor, uygunsuzluk tespit edilmesi halinde imha ediliyor. Denetimleri ciddi anlamda artırmanız ve bilgilendirmeye devam etmeniz gerekiyor.
